Sağlık Okuryazarlığı Kavramı

Sağlık okuryazarlığı; sağlık alanında meydana gelen gelişmeler, sağlık kullanıcılarının artan bilinç düzeyi ile beraber gün geçtikçe önemini artıran bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sağlık okuryazarlığı terimi ilk kez 1974 yılında Scott Simonds tarafından oluşturulan “Sağlık Eğitimi ve Sosyal Politika” adlı makalede kullanılmıştır. Terimin yaygın kullanımı ise; 2003 yılında Amerika’da gerçekleştirilen “Yetişkin Okuryazarlığının Ulusal Değerlendirilmesi” (NAAL) adı altında düzenlenen çalışma sonrasında gerçekleşmiştir. Sağlık okuryazarlığı konusu halen günümüzde çok sayıda araştırmaya konu olan, araştırmacılar tarafından oldukça ilgi gören bir kavramdır. 

Sağlık okuryazarlığı kavramı, ilk tanımlandığı yıllarda; sağlık kullanıcılarının sağlığa yönelik materyal okuma ve yazma, sağlık ihtiyacına yönelik gerekleri yerine getirme olarak ifade edilmekteydi. Sonrasında ortaya çıkan gelişmelerle birlikte sağlık okuryazarlığı yeniden tanımlanmış; bireylerin kendi sağlık durumlarıyla beraber toplum sağlığı ve sağlığa yönelik karar verme sürecini de ilgilendiren konulara yönelik iletişim becerilerini kullanması,  gerekli bilgi ve güven düzeyine ulaşması olarak ifade edilmiştir. Sağlık okuryazarlığı, bireylerin her an karşı karşıya kalabildiği; ilaç prospektüslerinde yer alan talimatları, randevulara yönelik bilgileri, doktor açıklamalarını anlayabilme; hastalık durumunda uygun sağlık bölümüne başvurabilme, bulunulan ortamda olası sağlık risklerini öngörerek gerekli önlemleri alabilme, tedavi süreçlerini her yönüyle analiz edebilmeye yönelik yetenekleri içermektedir.

Sağlık okuryazarlığı; bireyin sağlık çalışanıyla sağlıklı iletişim kurabilmesi, sağlık durumunun düzelmesi konusunda yapması ve yapmaması gerekenleri öngörebilmesi, sağlık bakımı konusunda kendi üzerine düşeni bilerek gerektiği şekilde uygulayabilmesi adına önemlidir. Bu çalışmanın amacı, sağlık okuryazarlığı konusuna yönelik araştırma ve derleme çalışmaları incelenerek, bu konuda bir bakış açısı sunmaktır.

 

Sağlık Okuryazarlığı Kavramı ve Önemi

Dünya Sağlık Örgütü, sağlık okuryazarlığını; “sağlıkta iyilik halini korumak ve geliştirmek için, bireylerin sağlık bilgisine erişim, bilgiyi anlama ve kullanma motivasyonlarını belirleyen bilişsel ve sosyal beceriler” olarak tanımlamaktadır. Bir başka tanımda; “bireylerin kendi sağlığı ve toplum sağlığını iyileştirmek amacıyla, yaşam tarzı ve koşullarını değiştirmede gerekli bilgi, beceri, kendine güven düzeyine ulaşmasıdır” şeklinde ifade edilmiştir.

Tıp Enstitüsü’nün(IOM) tanımına göre sağlık okuryazarlığı; “bireylerin uygun sağlık kararlarını almada ihtiyaç duydukları sağlıkla ilgili temel bilgileri okuyabilme, anlayabilme, işleme ve davranışa geçirebilme yeteneği” dir. Amerikan Tıp Birliği’ne(AMA) göre ise bu kavram; “sağlık hizmetleri çevresindeki işlevler için temel okuma ve gerekli sayısal görevleri yerine getirebilmeyi kapsayan beceri kümesi” şeklinde tanımlanmıştır. İlgili literatür incelendiğinde; sağlık okuryazarlığı kavramının ortaya çıkmasından bu yana uzun bir süre geçmemesine rağmen, kavrama yönelik çokça tanımlama yapıldığı ve farklı bakış açılarının geliştiği görülmektedir. Ancak yapılan tüm değerlendirmelere bakıldığı zaman sağlık okuryazarlığının bireyler adına; bireyin sağlığına yönelik karar alma süreçlerine doğru şekilde dâhil olması, sağlık durumunu olumsuz yönde etkileyecek riskleri öngörerek gerekli önlemleri alabilmesi, hasta ile hekim arasındaki ilişkiyi olumlu yönde etkilemesi adına önemli olduğu görülmektedir.

Sağlık kullanıcılarının gün geçtikçe sağlık konusunda bilinç düzeylerinin arttığı bilinmektedir. Bu anlamda hastaların kendi sağlıklarından büyük oranda sorumlu olmaları ve yine sağlık durumlarına yönelik olarak karar alma süreçlerine katılmaları beklenmektedir. Bu durumun sebebi; hastanın kendi sağlığı konusunda karar süreçlerine katılımının etik olarak uygulanmasının gerekliliği ve hastanın bu konudaki katılımının; hasta bilgi düzeyini ve hasta memnuniyetini artırması, hasta anksiyete düzeyini hafifletmesi, tedavi sürecini olumlu etkilemesi gibi birçok yönden fayda sağladığına yönelik ortaya konan araştırma sonuçlarıdır. Bununla beraber sağlık okuryazarlığı; hasta ile hekim arasındaki ilişki konusunda önemli görülmektedir. Sağlık okuryazarlığı konusunda düşük seviyede olan hastalar, iletişim konusunda zorluklarla karşılaşmaktadır.

 

Sağlık Okuryazarlığını Etkileyen Etmenler ve Sonuçları

Sağlık okuryazarlığı esas itibariyle; yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, medeni durum, hastalık süreleri, sağlık hizmetlerine erişilebilirlik ve sağlık sisteminin karmaşıklığı gibi birçok faktörle ilişkilidir.

Genç yaşlarda bulunan hastalarda, eğitim düzeyi yüksek bireylerde sağlık okuryazarlık düzeyi ve medikal karar alma düzeyi medikal karar alma süreçlerine dahil olma düzeyi;  kronik hastalığa sahip olan ve genellikle diğer hastalıkları da bünyesinde barındıran yaşlı bireylere ve eğitim düzeyi düşük bireylere oranla daha yüksektir. Sağlık okuryazarlığı kavramı cinsiyet açısından incelendiğinde; erkek hastalarda sağlık okuryazarlık seviyesi daha yüksek iken, kadın hastalarda medikal karar alma süreçlerine katılımın daha yüksek olduğu görülmektedir.

Sağlık okuryazarlığının düşük olması; hastanın sağlık durumu, tedavi süreçleri ve tedavi sonrası süreçler açısından birçok olumsuzluğa sebep olmaktadır. Sağlık okuryazarlığı düşük olan birey; hekimle ve diğer sağlık çalışanlarıyla sağlıklı iletişim kurmakta zorluk yaşamaktadır, sağlık bilgisini yeterli düzeyde olmaması sebebiyle hastalanma riski yüksektir. Yine sağlık okuryazarlığı düşük olan bireylerde sigara içme oranları ve sağlıksız davranışlar gösterme sıklığı daha yüksektir, bu bireyler sağlık hizmetlerine erişim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma konularında sorun yaşamaktadır. Sağlık okuryazarlığı düşük olan bireyler koruyucu sağlık hizmetlerini daha az kullanmaktadır, bu durum ise gereksiz hastane başvurularına sebep olarak sağlık harcamalarının artışına sebep olmaktadır.

 

SONUÇ

Günümüzde bilgi ve teknoloji kavramları üzerine çokça gelişmeler sağlanmakta ve bu iki konunun önemini vurgulayan çalışmalar yapılmaktadır. Sağlık sektörü bu iki kavramla iç içedir. Ortaya konan her bilgi, teknolojide yaşanan tüm gelişmeler sağlık sektörünü yakından ilgilendirmektedir. Bilgi ve teknoloji kavramları ile ilgili yaşanan yenilik ve gelişmeler oldukça sıktır. Dolayısıyla sağlık sektöründe de yenilik ve değişimler oldukça sık yaşanmaktadır.

Tüm bireyler sağlık hizmetlerine ihtiyaç duymaktadır, dolayısıyla herkes birer sağlık kullanıcısıdır. Sağlık sektörü teknoloji ve bilgi konularında sürekli meydana gelen değişimler sebebiyle oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Karmaşık olan bu yapıda, bireyin sağlık durumu söz konusudur ve bu sebeple her hangi bir bilgiye, donanıma sahip olmamak olanaksızdır. Bireyin sağlık konusundaki bilgi düzeyi söz konusu olduğunda sağlık okuryazarlığı kavramı karşımıza çıkmaktadır.

Birey kendi sağlık durumu ile ilgili tedavi sürecinde sağlık hizmet sunucuları ile sürekli iletişim halinde bulunmaktadır ve yine birey bu süreçte alınan kararlara katılabilmelidir. Bireyin sağlık bakım süreçlerine katılabilmesi ve sağlık sunucuları ile sağlıklı iletişim kurabilmesi tedavi sürecinde hastayı motive edecek, hasta her sürece hakim olacak ve bu sebeple kaygı yaşamayacaktır. Tüm bunlar hastanın sağlık okuryazarlık seviyesine bağlı olarak gelişebilmektedir. Bireyin sağlık okuryazarlık düzeyinin yüksek olması bireyin sağlık konusunda biliçli olmasını sağlayacak ve birey, sağlık durumunu olumsuz yönde etkileyecek durumlardan kaçınacaktır. Bu durumda bireyin sağlık düzeyi gelişecek ve uzun vadede tüm bireylerin sağlık düzeyinin gelişmesiyle beraber toplumun sağlık düzeyi gelişecek ve bu anlamda bir kalkınma yaşanacaktır.

Sağlık okuryazarlığı yalnızca bireysel olarak değil, toplumsal anlamda da önemli katkılar sağlamaktadır. Toplumun sağlık okuryazarlığı konusunda bilinçlendirilmesinin, bu anlamda eğitimler düzenlenmesinin, toplum ve ülke bazında sağlık düzeyinde olumlu gelişmeler sağlayacağı düşünülmektedir.

Bir yanıt yazın